Uzun süreli açlık dönemleri başlar. Bu 2 öğün arasında yaşadığımız açlık sonucu doğal olarak metabolizma hızımız yavaşlamaya başlar. Vitamin ve mineral yetersizlikleri oluşabilir, kan şekeri dengemiz bozulabilir, tansiyon sorunları yaşayabiliriz. Özellikle halsizlik ve baş ağrısı en sık rastlanan sorunlardır. Ramazanda bu tür sorunların önüne geçmek için öncelikle sahurdaki yemek tüketimimize dikkat etmemiz gerekmektedir. Yüksek proteinli gıdalar tüketmek daha uzun süre tok kalmamıza yardımcı olacaktır. Özellikle süt ürünleri ve yumurta iyi tercihler olacaktır.

Bu protein alımının meyve ve sebzelerle desteklenmesi hem lif içerğinin artması sayesinde tokluk hissini arttıracak, hem de vitamin ve mineral takviyesi sağlayacaktır. Tahıl ürünü olarak da lif oranı yüksek olan çavdar ekmeği ya da kepekli makarna tercih edilmelidir. Sıvı tüketimine de kesinlikle önem verilmelidir. Çay ve kahve su kaybına neden olacağı için uzak durmak gerekmektedir; bunun yerine su tercih edilmelidir. Ancak tek seferde yüksek miktarda su tüketmek yerine sahur süresi boyunca yavaş yavaş içilmelidir.

İftara ise tüketeceğiniz iftariyelikten sonra muhakkak çorba ile başlanmalı ve çorba bittikten sonra 10-15 dakikalık bir sindirim arası verilmelidir. Ana yemekte hafif besinler tercih edilmeli; bol yağlı ya da yağda kızarmış yemekler yerine, fırınlanmış, ızgara veya haşlanmış ürünler tüketilmelidir. Makarna, pilav veya börekten ise bir tanesi tercih edilmeli ve bunlarla birlikte pide, ekmek ve tatlı gibi yoğun karbonhidrat içeren gıdalar tüketilmemelidir. Bir avuç içi kadar pide yaklaşık 1 dilim ekmeğe eş değer ve yaklaşık 50-70 kalorilik bir enerji sağlar.

İftar sonrası tatlı yemekten kaçınılmalı ve mümkün olduğunca posa ve vitamin içeren meyve tüketimi arttırılmalıdır. Mutlaka tatlı tüketilecekse, tercihiniz sütlü tatlılardan yana olmalıdır. Taltıdan sonra çay veya kahve yerine, hazmı kolaylaştıracak olan adaçayı ya da rezene çayı gibi bitki çayları tüketilmelidir.